23 Nisan 2024 Salı

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 244




Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyoruz ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu: "Avrupa, A.B.D. gibi gelişmiş ülkelerde ergenler bir yandan okula giderken bir yandan da işe girip para kazanıyorlar. Yani öğrenci iken de işleri oluyor. Bu iyi bir şey mi?"

Liseliler yabancı ülkelerde çalışıyorlar. Yani, dondurmacıda bile çalışsalar saatta 20 dolar alıyorlar ki iyi para. Veya takı dükkanlarında, kahve dükkanlarında çalışıyorlar ve kendi ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Okul masraflarını kendileri çıkartıyorlar.

Çalışmak, keyifli ve büyük bir deneyim. Cep harçlığı bile çıksa yeterli. Sorumluluk almak, insanlarla iletişimde olmak, diğer çalışanlara iletişimde olmak önemli. Paranın değerini anlamak için de önemli.

Bizim ülkede olmayan bir alışkanlık bu. Belki bu yüzden de bizler sorumluluk almakta, zaman planlamada, ders çalışmakta iyi değiliz. İletişimde de iyi değiliz. Utangacız da aynı zamanda.

İşi kaybetmemek için dikkatli olmak da önemli. Sabah, saatinde kalkıp işe gitmek de faydalı. Biri bizi zorla uyandırmadan.

İşbirliği yapmak, kendine güvenmek, kendi kazandığını kolayca harcayamamak gibi olumlu etkileri de var. Çalışanlarla uyumlu olmak. Para kazanmanın tadı. Yani anlarız ki para ağaçta yetişmiyor, sana gelmiyor kendi kendine. Ayrıca harcarken de bilinçli oluruz.

Zamanı olan ve isteyen herkes yazsın işteee!

21 Nisan 2024 Pazar

SEMPATİZAN




SEMPATİZAN

Mehmet Mez

Dark İstanbul Yayınları, 495 sayfa

1980 öncesi ülkemizdeki yaşamı anlatan bir anı romanı, bir politik roman. Bir 68 kuşağı romanı. Bir 47’liler romanı. Füruzan’ın aynı adlı romanında olduğu gibi 1960’larda 20 yaşlarında olan üniversiteli gençlerin asi zamanları. Düzene başkaldıranlar. Ülkemizdeki en önemli kuşak bu. Ülkemizin ileri gelen politikacıları, sanatçıları bu kuşaktan. 1960’larda dünyada Çiçek Çocukları dünyaya başkaldırırken, Paris’te, San Francisco’da komünler kurarken ülkemizde bu isyan benzer şekilde, sisteme başkaldırma şeklinde ortaya çıkıyor. Vietnam savaşına karşı çıkan gelişmiş ülke gençleri, bunu sokakları doldurarak ve müzikle göstermişler. Hair adlı film ve Woodstock festivali ile. Bizim ülkede ise bu isyan, sağ sol çatışması ile ortaya çıkıyor.

Romanın kahramanı da 1960’larda üniversiteyi okuyor. Üniversitede sağ sol çatışmasına tanık oluyor. Okullarda silahlar, bombalar dönemi. Derslere askerlerle girenler dönemi. Kahramanımız o sıcak ortamda arada kalıyor. Sol eğilimli bir sempatizan o. Yani militan değil de sempatizan. Bir fikre sempati duyuyor, eylemci değil. Sürekli kendini sorguluyor, okuyor, öğreniyor, bazen kendine kızıyor, kendini eleştiriyor. Bir yandan da insanlar ölüyor. Her an dayak yiyebilir, çatışmanın içine düşebilir. İstanbul’da bitiriyor üniversiteyi. Evleniyor. Geçici işe giriyor, kitap pazarlaması. Politik bilinci olan bir çalışan olarak işyerindeki patronun iş yapma tarzı ona çok ters geliyor. Patronu bir avukat aynı zamanda ve düzenin adamı yani para kazanma derdinde. İş ve özel yaşamına İzmir’de devam ediyor.

Askere gidiyor, kızı oluyor. Askerlik onun için büyük bir tecrübe oluyor. Dönüşte bir iktisadi devlet kuruluşunda çalışmaya başlıyor. Orada iş yaşamını, iş yaşamında dönen siyası olayları görüyor. Fikirleri ile patronları arasında kalıyor. Bir yandan da ailesini doyurma çabasında. Hayatı dramlarla devam ediyor. Başına gelmedik kalmıyor iş yaşamında. Ülkemizde halen devam eden rüşvet, yolsuzluk girdabının içine sürükleniyor.

Yazarımızın başka kitapları da bulunmakta. Bu romanı otobiyografi tarzında. Kendi yaşamından yola çıkmış. Kahramanı sevmemek mümkün değil. Çok açık, dürüst anlatmış. Çok da sürükleyici. Türkçesi çok iyi. Kitap, yerel deyimlerle, deyişlerle dolu. Her duruma uygun bir yurdumuz atasözü var neredeyse. Bir İstanbul, İzmir romanı. İztanbul diyebiliriz. İzmir’in semtleri, sahilleri, pazarları, denize çıkan sokakları.

Yazarımızın bu romanın devamını da yazacağı çok belli oluyor. Ancak yazamamış. Romanda da sağlık sıkıntıları olduğu belli oluyor. Kitabının basıldığını görememiş. Basılmasını vasiyet etmiş. Okuması büyük keyif veren bu roman edebiyatımızın dev eserlerinden ve benzer konulu Bir Gün Tek Başına (Vedat Türkali) ve Yenişehirde Bir Öğle Vakti (Sevgi Sosyal) adlı romanları çağrıştırıyor.

Not:4/4

Not: Romanın yazarı, sevgili blog arkadaşlarımızdan Babaaannemin Saatli Maarif Takvimi’nin babası. Bu kitabı duyurmuştu bir ara. Yazısının linki:

18 Nisan 2024 Perşembe

MİNİ DİZİ SEÇKİSİ 4

 



FRANSA

Anthrasite

2024 yılı tarikat ve gizem dizisi.

1990’larda Fransa’nın Grenoble şehrinde bir tarikatın müritleri toplu olarak intihar ediyorlar. Dizi, bu gerçek olayı kurgulaştırıyor. Dizinin yazarı, çocukluğunda Grenoble’da tanık olduğu bu olayı dizileştiriyor.

1994’te bir tarikat üyeleri kendilerini zehirliyor. Bu zehirlenme olayı 30 yıl sonra da tekrarlanıyor. Antrasit, kömür zehirlenmesi. Tarikatın lideri yıllardır hapiste. Günümüzde maden tünellerinde cinayetler başlıyor. Cinayetler ile tarikat birbiriyle bağlantılı. Tarikat üyelerinin çocukları da öldürülme tehlikesi ile karşılaşınca bir kaçma kovalamaca başlıyor. Gizem, cinayetler dizinin sonuna dek sürüyor. Heyecanlı dizi.

Başrolde Noemie Schmidt. (Kiracının Böylesi/2015) ve rapçi Hatik. Not:3/4


KANADA

Allegiance

2024 yılı suç, polisiye dizisi.

Kanada’nın Surrey şehrinde geçen polis dramasında, Hint asıllı Kanadalı bir kadın polis, yolsuzlukla suçlanan babasını kurtarmak için uğraşır. İşinde yeni olan bu polis bir yandan da ırkçılık, cinsiyetçilik ile de savaşmak durumundadır. Polis prosedürlerini işleyen dizi, suç sevenler için keyifli. Not:3/4


İRLANDA

Black Shore

2024 suç, polisiye dizisi. Başrolde Lisa Dwan (Bloodlands/2021)

Bir kadın polis detektifi, işinde sıkıntı yaşayınca tayinini doğduğu şehre ister. Şehirde zor bir çocukluğu olmuştur, ailevi problemleri de. İşe başlar ve insanlar kaybolmaya başlar. O da işin peşine düşer ama onu seven de vardır sevmeyen de ve şehirde birikmiş sırlar da bulunmaktadır. Alıştığımız kuzey polisiyelerinden. Not:3/4


İSVEÇ

Heder

2019-2022 hukuk dizisi. Bölüm sayısı az, üç sezonluk. Dizinin fikri Sofia Helin’e ait (Bron/Broen).

Heder adlı bir hukuk firmasında çalışan dört adet kadın avukat, kadınlara şiddet ve tecavüz, taciz davalarına bakarlar, bu nedenle de doğal olarak zor davalar gelir önlerine. Herkes onlara karşı gibidir, kurbanlar bile. Firma içi yönetimsel sorunlar ve ailevi sorunlar da olunca bu dörtlünün yaşamı inişli çıkışlı, hızlı hale gelir. Diziye kendini kaptıranlar için çok heyecanlı dizi. Not:4/4


AVUSTRALYA

Safe Home

2023 yılı aile içi şiddet konulu dizi.

Genç bir kız, aile içi şiddeti önleme kurumunda çalışmaya başlar. Karşısına çıkan aile şiddet olayları çarpıcıdır. Şiddetin kime ve kimden geleceği hiç belli olmaz. Araya bir de cinayet girer. Etkileyici, sürükleyici dizilerden. Not:4/4

North Shore

2023 yılı politika, suç dizisi.

Sidney’in kuzey sahilinde geçen dizide, Avustralyalı ve Ingiliz iki detektif, bir cinayet ve siyaset bilmecesini çözmek için görevlendirilirler. İyi başrollerle keyifli bir siyasi komplo dizisi. Not:4/4

Harrow

2018-2021 yılları, üç sezonluk adli tıp dizisi. Başrolde popüler oyuncu Ioan Gruffud.

Çok yetenekli ama başına buyruk adli patolojist Harrow’un maceraları, suçluları yakalama yönündeki çabaları, işte ve özel yaşamındaki gelgitleri. Çok keyif veren dizide bir yandan her bölümde yeni cinayet gelirken diğer yandan da her sezon boyunca süren bir genel olay vardır ve genelde Harrow’un geçmişi ile ilgilidir. Not:4/4

17 Nisan 2024 Çarşamba

GECE VAKTİ


 

Günün en güzel zamanı akşam. Sakinlik. Keyif zamanı.

Bilimkurgu dizilerinde olduğu gibi, gündüz algoritmasını gece ile değiştiriyoruz. Paralel evren zamanı. Gerçi birçok insan var öyle yaşayan aramızda, paralel evrende yaşar gibi. Başka bir dünyada. Ayrı bir odada sanki. Gündelik yaşamda kendi küçük evreninde yaşayan, okula işe gidip gelip içimizde yaşayıp da aramızda gibi olmayanlar. Banka, e devlet, sigorta gibi sorumluluklar onlara zor gelir. Beyinleri uykuda gibidir. Sosyallikleri yoktur.

Neyse ki sanatçılar var, bizlere bunları gösteren. Müzisyenler özellikle. Müzikten ne bekleriz ki zaten? Bir şarkı sözü yazar bir müzisyen, o şarkı sözü sanki içimizde yaşıyordur. Düşüncemizin, ruhumuzun, kalbimizin içindekileri bize gösterir. Bak sen bunu hissediyorsun der. Bizi bize tanıtırlar. Bak işte sen kendini benim gibi zayıf hissediyorsun, utanmış, aptal veya çok güçlü, hayatın zirvesinde hissediyorsun der bize o şarkı sözü.

Yaşadığın için sevinç duymak için ne kadar sevinçli olman gerektiğinin farkında mısın? Yaşadıklarından hüzün duymak için ne kadar hüzünlü olman gerektiğini biliyor musun?

Dizi izlemek de şarkı sözleri gibi, paralel evren gibi. Bir yandan mutlu oluyorsun, diğer yandan gündelik yaşamdan kaçıyorsun, bir diğer yandan da gündelik yaşamı daha iyi kavrıyorsun, yaşantıları izledikçe hayatta yaşanacak daha ne çok hayatlar olduğunu anlıyorsun. Daha çok yaşama heyecanı duyuyorsun.

Telefondan, laptoptan, televizyondan, internetten ne istersen seç. Meyve, çerez hazırla. Veya sütlü tatlı yap. Sezon finali gelsin de un helvası yapayım. Yoksa saçıma kına mı yapsam, gece ikinci sezon ortasında biter kuruması.

Annem de şimdi yerli dizileri izliyordur. Arada face’ten arkadaşlarına anne teyze videoları gönderir, ceviz yerken. Bir dolu çay içer şimdi. Ay yaa benim dizide suçlu yargıç çıktı. Olacak iş değil. Anneminkinde ise çocuğu meğerse evlatlık vermişler, çocuk bunu hatırlayamıyormuş. Travma geçirmiş.

Kim travma geçirecek şimdi, süt içip uyumak daha keyifli. Rüyamda evlatlık çocuk yargıcı kodeste ziyaret etsin.

15 Nisan 2024 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 243




Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu seçip yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu:

"Yerel yöneticiler vatandaşların yaşam kalitesini nasıl arttırmalıdırlar?"

Yerel yöneticilerin ilk görevi vatandaşlarının hayatını iyileştirmek. Bunu nasıl yapabilirler? Öncelikleri ne olmalı?

Altyapı olmalı. Ulaşımı geliştirmek, yolları köprüleri çalışır tutmak, içme suyunu sağlamak, kanalizasyon hizmetlerini iyileştirmek gibi. Ulaşım, yollar gelişince hayat kolaylaşır, kazalar olmaz. Yeni iş yerleri açılabilir.

Altyapı yanında sosyal projeler de gerekli. Eğitim, sağlık, ucuz evler gibi. Böylece temel ihtiyaçlar sağlanmış olur, yoksulluk, eşitsizlik gibi sorunlara çözümler sağlanır. Vatandaşın refah düzeyi artar. Bu aslında altyapıdan daha önemli. Herkes araba kullanmıyor.

Bunlardan daha öncelikli olan ise, hükümetin de yerel yönetimlerin de okullara, eğitime daha çok fon ayırması. Özellikle de yetişkinlerin eğitimine. Yetişkinlerin daha gelişmiş bireyler olabilmesi için, ayrıca iş de bulabilmeleri için. İşi ve parası olan vatandaşlar mutlu olur ve suçlar da azalır.

Bir de tabii ki parklar öncelikli olmalı. Şehir içinde yeşil alanlar, doğa gerekli. Yeşillik nefes aldırıyor, sakinleştiriyor. Ruh sağlığı da yollar, okullar denli önemli.

İsteyen ve zamanı olanlar yazsııın!